12 Nis 2010

Say Anything

İzlemek istediğimiz filmler listemizde adım adım ilerliyoruz. Bu haftaki filmimiz bir Cameron Crowe klasiği olan 1989 yapımı Say Anthing.


John Cusack ile yolumuz ilk kez hangi filmde kesişti hatırlayamıyorum, sanırım America's Sweethearts ile olabilir, o günden sonra gönlümdeki favori aktörler listemde en üst sıralarda yerini almıştı. Runaway Jury'deki performansıyla ona bir kez daha hayran olmuşken, High Fidelity'i izledikten sonra ise artık gözümde bir fenomendi. Olağanüstü yeteneğiyle oynadığı her filmde adından söz ettirmeyi başaran, alışılmadık kahraman rolleriyle, vurdumduymaz, konuşkan, kararsız ve sempatik tavırlarıyla kendinizi yakın arkadaşmışsınız gibi hissettiren bir oyuncu. Hiçbir şey konuşmasa bile mimikleriyle beni güldürmeyi başaranlardan.

Bu kısa tanıtımın ardından filmimize geçecek olursak; Say Anything Cameron Crowe'un ilk filmi, John'un da ilk filmlerinden biri. (Evet John Cusack ile "first name basis" olma hakkını kendime tanıyorum.) John'un canlandırdığı karakter olan Lloyd Dobler liseden yeni mezun olmuştur. Ten rengi trençkot, The Clash tişörtleri, eşofman altı ve yüksek boyunlu spor ayakkabılardan oluşan giyim stiliyle dikkatimizi çeker. 'Geleceğin sporu' dediği Kickbox ile ter atmak özel ilgi alanı olup okulun en çalışkan ve güzel öğrencisi Diane Court'a gönlünü kaptırmıştır.


Diane Court okuldaki çoğu erkeğin hayallerini süslese de herkesi şaşırtarak onu buluşmaya ikna eden okulda esamesi okunmayan Lloyd Dobler olmuştur. Diane, İngiltere'deki bir okuldan kabul almıştır ve Lloyd ile ilk başta kısa süreli de olsa takılma düşüncesiyle çıkmaya başlarlar. Lloyd gerçekten düşünceli bir aşıktır, Diane için her şeyi yapmaya hazırdır. Diane ise babasının kendi için planladığı yolda ilerlemekle Lloyd'a karşı hissettikleri arasında sıkışıp kalarak film boyunca Lloyd'a çektirdikleri yüzünden onu bir kaşık suda boğma isteğimizi kabartmıştır. Lloyd'un kelimeleri bu durumu çok güzel özetler:

"She gave me a pen. I gave her my heart, she gave me a pen."

Bu filmi izlemek nerden mi aklıma geldi? Sixteen Candles filmini izleyip de Jake Ryan efsanesinden haberdar olduktan sonra yaptığım araştırmalarda 1980'lerde Amerikalı kadınların kafalarındaki ideal erkek arkadaş modeli olarak Jake Ryan ve Lloyd Dobler'ı karşılaştırıp durduklarından bahseden bir çok sayfayla karşılaştım ve Lloyd Dobler'ı Jake'le yarışabilme kategorisine getiren özelliğinin ne olduğunu keşfetmek istedim. Benim kararımı mı merak ediyorsunuz?
Jake Ryan'ın mum ışığında doğumgünü kutlamasına karşılık Lloyd'un boombox serenadı seçim yapmamı zorlaştırsa da kariyer planı hakkında en ufak bir fikri olmayan Lloyd Dobler bu zorlu mücadelede kurdeleyi göğüslüyor. John Cusack'in performansı hakkında Sezen'den duyulan kelimeler ise "John Cusack bu filmmiş yaa!" oluyor.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails